MOBBİNG : TARAFLAR, BELİRTİLERİ VE BOYUTLARI

MOBBİNG : TARAFLAR, BELİRTİLERİ VE BOYUTLARI / Mobbing: Parties, evidince and dimensions

Yazar: İLKER KURT
Danışman: PROF. DR. MEHMET FİKRET GEZGİN
Beykent Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Yönetimi Anabilim Dalı / Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
118 s.

Mobbing, (psikolojik yıldırma), çalışanı iş yaşamından dışlamak amacıyla zorlama, yok sayma, rahatsız etme, taciz etme ve kötü davranışlarda bulunma gibi kasıtlı olarak uygulanan; bazen tedavisi mümkün olmayan rahatsızlıklara yol açan, bireyde kalıcı fiziki ve psikolojik etkiler bırakan bir süreçtir. Duygusal saldırı olarak da nitelendirilebilen mobbing, saldırıya hedef olan kişi üzerinde psikolojik bir baskı yaratarak, onun çalışan kimliğini düzenli, sürekli ve ısrarcı saldırılarla ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Mobbing; itibarsızlaştırma, yıldırma, bastırma, soyut şiddet, sindirme gibi anlam taşıyan her türlü davranışı, sözü, eylemi, hareketi ve yazıyı ifade eder. İş hayatının aktif çalışanlarını, pasif çalışanlara dönüştürmeyi, onları yok etmeyi amaçlayan genellikle soyut fakat bazen somut bir saldırı biçimidir. Kamuda mobbing kendini; çalışanların işyerlerinde çalışmalarının görmezden gelindiği, başarılarda kendilerine pay verilmediği, başarısızlıklarının abartıldığı, bilgi ve becerilerini gösterme olanaklarının kısıtlanması şeklinde kendini göstermektedir. Çalışanların duygusal açıdan yaralandığı ve güç gösterilerinin yoğun olarak yaşandığı bu işletmelerde özellikle yönetimin de duyarsız olduğu durumlarda, sorunlar sistematik hale gelebilmekte ve mobbinge dönüşebilmektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde son 25 yıldan bu yana pek çok araştırmaya konu olan mobbing için ülkemizdeki çalışmalar son yıllarda artmaktadır. Bireye ve topluma her bakımdan zararı olan yıldırmanın varlığının araştırılması, kaynağının tespiti ve engellenmesine ilişkin çalışmalara fayda sağlayacaktır. Bu çalışmayla, mobbing tanıtılmakta ve mobbingin tarafları, nedenleri, belirtileri üzerinde durulmuştur.

YARGI TEŞKİLATINDA MOBBİNG ALGISI, TUTUMU VE DENEYİMİ

YARGI TEŞKİLATINDA MOBBİNG ALGISI, TUTUMU VE DENEYİMİ / In the judicial organization, the perception of mobbing, attitude and experience

Yazar: AHMET KAYA
Danışman: YRD. DOÇ. DR. HAYAT EBRU ERDOST ÇOLAK
Ankara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
230 s.

Mobbing (Psikolojik Taciz), işyerinde genelde bir kişinin hedef alındığı, sistemli, tekrarlanan ve düşmanca davranışların yer aldığı, aşamaları olan ve hedef alınan kişi üzerinde ciddi fiziksel ve psikolojik zararlar bırakan tehlikeli bir süreçtir.Bu araştırmada, yargı teşkilatındaki mobbing algısı, tutumu ve deneyimi ile mobbinge dair mevcut yasal düzenlemelerin hangi boyutta olduğu konuları incelenmiştir. Araştırmanın örneklem kitlesi, 388 hâkim ve savcıdan oluşmuştur. Survey (tarama) modelinde olan bu araştırmada, veri toplama aracı olarak anket tekniği uygulanmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen veriler, SPSS 19,0 programı yardımıyla işlenmiş ve gerekli istatistiksel analizler yapılmıştır. Araştırma sonucunda; Mobbinge maruz kaldığını düşünen hâkim ve savcı oranı %18,1 olarak saptanmıştır. Hâkimlerin %13,5'inin ve savcıların %21,8'inin mobbinge maruz kaldığı bulgusuna ulaşılmıştır. En yaygın mobbing türünün, %81,2 oranıyla, üstler/amirler tarafından gerçekleştirilen "Yukarıdan Aşağıya" yapılan mobbing türü (Dikey Mobbing) olduğu saptanmıştır. Araştırmada, hâkim ve savcıların baktıkları mobbing davalarında, en çok mobbing yapıldığı iddia edilen sektörlerin, eğitim ve sağlık sektörleri olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Araştırmaya katılan hâkim ve savcıların mobbinge yönelik mevcut yasal düzenlemelerin yeterli bulma oranı % 29,3 iken, bulmama oranı %70,7 olarak bulunmuş ve ayrıca, hâkim ve savcıların, mobbinge yönelik mevcut yasal düzenlemeleri neden yeterli bulmadığı ve nasıl daha iyi yasal düzenlemelerin yapılabilmesine dair bulgulara ulaşılmıştır.

MOBBİNG DAVRANIŞI VE BANDIRMA İLİ KAMU HASTANELERİ ÇALIŞANLARINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA

MOBBİNG DAVRANIŞI VE BANDIRMA İLİ KAMU HASTANELERİ ÇALIŞANLARINA YÖNELİK BİR ARAŞTIRMA / Mobbing behavior and Bandırma province public hospitals survey for employees

Yazar: EYLEM YILMAZ
Danışman: YRD. DOÇ. DR. SELMA SÖYÜK
Okan Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Sağlık Yönetimi Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
199 s.

Araştırma, devlet hastanesinde çalışan sağlık personellerinin ve yardımcı sağlık personellerinin mobbing davranışı ile karşılaşma durumlarını belirlemek amacıyla karşılaştırmalı tanımlayıcı nitelikte planlanmıştır. Araştırma örneklemini 04.11.2012 ve 30.05.2013 tarihleri arasında Bandırma Devlet Hastanesi ve Bandırma Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'nde çalışan sağlık personelleri ve yardımcı sağlık personellerinin tamamı oluşturmaktadır (N=853). Verilerin toplanmasında sağlık personellerinin sosyodemografik özelliklerini, mobbing davranışı ile karşılaşma durumlarını ve mobbing davranışına maruz kalan personellerin nasıl tepki gösterdiklerini belirlemek için üç bölümden oluşan anket formu kullanılmıştır. Çalışmada Bandırma Devlet Hastanesi ve Bandırma Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi'ndeki tüm sağlık çalışanlarının ve yardımcı sağlık çalışanlarının %84'ünün çalışma hayatları boyunca en az bir defa mobbing davranışına maruz kaldığı sonucuna varılmıştır. Mobbing davranışı ile karşılaşma durumunun sosyademografik özelliklerle çok ilişkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Cinsiyet, yaş, mesleki unvan, medeni durum, eğitim durumu, yöneticilik durumu, mesleki deneyim, bulunduğu kurumda toplam çalışma süresi gözetmeksizin farklı demografik özelliklerin tamamında bakılan çapraz tablolarda mobbingle karşılaşma yüzdelerinin, genel mobbingle karşılaşma yüzdesiyle bir paralellik izlediği saptanmıştır. Sonuç olarak mobbing davranışı özellikle sağlık hizmeti verilen kamu kurumlarında oldukça sık görülmektedir.

AKADEMİSYENLERİN ÜNİVERSİTELERDEKİ PSİKOLOJİK YILDIRMAYA İLİŞKİN ALGILARININ İNCELENMESİ : DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

AKADEMİSYENLERİN ÜNİVERSİTELERDEKİ PSİKOLOJİK YILDIRMAYA İLİŞKİN ALGILARININ İNCELENMESİ : DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ / Examining the perceptions of academicians on mobbing at universities: A sample of Dokuz Eylül University

Yazar: PELİN ESMA CAYVARLI
Danışman: YRD. DOÇ. DR. SEMİHA ŞAHİN
Dokuz Eylül Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Denetimi ve Yönetimi Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
98 s.

Bu araştırmayla, İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi akademisyenlerinin üniversitelerde psikolojik yıldırmaya ilişkin algılarının incelenmesi ve akademisyenlerin psikolojik yıldırma algılarının cinsiyet, yaş, medeni durum, unvan ve fakülte değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Betimsel tarama modelinde olan bu araştırmanın evrenini Dokuz Eylül Üniversitesi'nde görev yapmakta olan 2400 akademisyen oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi belirlenirken tabakalı örneklem yöntemi kullanılmıştır. Örneklem Dokuz Eylül Üniversitesi'ndeki 13 fakültede 2011-2012 Eğitim Öğretim yılında görev yapmakta olan 1261 akademisyenden oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak İş Yerinde Yıldırma Ölçeği isimli ölçek kullanılmıştır. Araştırmadaki verilerin istatistiksel analizinde frekans, yüzdelik, ortalama hesaplanmıştır. Gruplar arası karşılaştırmalarda Bağımsız Gruplar t Testi, tek yönlü varyans analizi, Kruskal Wallis ve Mann Whitney U testlerinden yararlanılmıştır. Araştırma sonuçları; akademisyenlerin psikolojik yıldırmaya Kesinlikle katılmıyorum seviyesinde, diğer bir ifadeyle yok denecek kadar az düzeyde maruz kaldıklarını, kadın akademisyenlerin erkek akademisyenlere göre, bekâr akademisyenlerin ise evli akademisyenlere göre daha fazla psikolojik yıldırmaya maruz kaldıklarını göstermektedir. 29 ve altı ile 30-39 yaş grubundaki akademisyenler psikolojik yıldırmaya 40-49 ve 60 ve üzeri yaş grubundaki akademisyenlere göre daha fazla maruz kaldıklarını düşünmektedirler. Unvan değişkenine göre bakıldığında ise, araştırma görevlileri ve akademik uzmanlar, diğer unvan gruplarına göre daha fazla psikolojik yıldırmaya maruz kalmaktadırlar. Psikolojik yıldırmanın sırasıyla en çok Hemşirelik, Denizcilik ve İlahiyat fakültelerinde yaşandığı görülürken; Mimarlık, Mühendislik ve Fen fakültelerinin puan ortalamaları oldukça düşüktür. Araştırma bulgularının alan yazındaki çalışmalarla paralellik gösteren yönlerine rağmen, akademisyen sayısının en az olduğu üç fakültede puan ortalamalarının yüksek bulunması alan yazındaki büyük örgütlerde psikolojik yıldırmanın daha fazla yaşandığı bulgusuyla çelişmektedir.

ÇALIŞANLARIN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİ İLE İŞYERLERİNDEKİ MOBBİNGİ ALGILAMA DÜZEYLERİ ARASINDAKİ FARKLILIĞIN BELİRLENMESİ BİR ARAŞTIRMA

ÇALIŞANLARIN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLERİ İLE İŞYERLERİNDEKİ MOBBİNGİ ALGILAMA DÜZEYLERİ ARASINDAKİ FARKLILIĞIN BELİRLENMESİ BİR ARAŞTIRMA / Employees of the differentiation of emotional intelligence levels and determination of levels of perception research on workplace mobbing

Yazar: SİBEL POLAT
Danışman: PROF. DR. SELEN DOĞAN
Niğde Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
270 s.

Bu çalışma ile çalışanların sahip oldukları duygusal zekâ düzeyleri ile işyerlerindeki mobbingi algılama düzeyleri arasındaki farklılığın belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın teorik kısmında duygusal zekâ ve mobbing kavramları detaylı bir şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca tarafların duygusal zekâ düzeylerinin yüksek olmasının mobbing davranışının oluşumuna etkisi ve aynı zamanda bu davranışın bertaraf edilmesinde duygusal zekâ boyutlarının birer araç olarak kullanılabileceği irdelenmiştir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki (www.mobbing.org.tr); mobbing vakaları özel sektöre göre kamu sektöründe daha fazla yaşanmaktadır. Bu bağlamda, çalışmanın ampirik kısmında Niğde ilinden seçilen bazı kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanan 157 kamu çalışanı üzerinde anket çalışmasına dayanan bir araştırmaya yer verilmiştir. Bu araştırma ile kamu çalışanlarının demografik özellikleri kapsamında, düşüncelerine göre, duygusal zekâ ölçümü ile mobbing algılamaları tespit edilmiş, bunların arasındaki farklılıklar incelenerek sonuçlara ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışanların duygusal zekâ düzeyleri ile mobbing algıları arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

MOBBİNG VE YAZILI BASINDAKİ MOBBİNG HABERLERİNE YÖNELİK BİR ALIMLAMA ÇALIŞMASI

MOBBİNG VE YAZILI BASINDAKİ MOBBİNG HABERLERİNE YÖNELİK BİR ALIMLAMA ÇALIŞMASI / A reception study on mobbing and mobbing news in printed media

Yazar: DİLARA AKDENİZ
Danışman: DOÇ. DR. ASLIHAN DOĞAN TOPÇU
Erciyes Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
155 s.

Son yıllarda sıkça karşılaşılan bir konu haline gelen "mobbing", işyerinde maruz kalınan en önemli sosyal sorunlardan biridir. "Mobbing" davranışına maruz kalınmasında ve bunun oluşturduğu sonuçlara bakıldığında "mobbing"in birçok nedeni olduğu görülmektedir. Bu nedenler içerisinde "mobber"ın ve mağdurun kişilik faktörü önemli rol oynamaktadır. Örneğin, birey "mobbing" durumunu fark etse bile işini kaybetme korkusuyla "mobbing" yokmuş gibi davranabilir veya durumu fark ettiğinde mücadele yolu arayabilir. Bu durum bireyi evinde, işyerinde daha büyük sorunlara ve psikolojik rahatsızlıklara itebilir. Yaşanan "mobbing" olayı sadece bireyi değil, bireyin çalıştığı örgütü de etkiler; örgütün imajı zedelenebilir, çalışanlar arasında güvensizlik ve motivasyon düşüklüğü oluşabilir. Bireyler açısından ve örgüt açısından bu derece önemli bir sorun oluşturan "mobbing"in önlenmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Ancak örgütler de bu durumu önlemek için kendi bünyelerinde "mobbing"i önlemeye yönelik bir takım oluşumlarda bulunmalıdır. Örgüt içi iletişim faaliyetlerinin etkin bir biçimde kullanılması bu noktada oldukça önemlidir. Bu doğrultuda "mobbing"i örgüt içi iletişim faaliyetleri bağlamında ele alan çalışmaların sayısının az olması "mobbing" ile ilgili çalışmalar yapılmasına rağmen meseleyi bireysel düzeyde incelemeye olanak tanıyacak alımlama araştırmalarının bu bağlamda ele alınmamış olması bu çalışmanın yapılması gerekliliğini doğurmuştur. Buradan hareketle katılımcılarla derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Seçilen haberlerin okunmasından sonra katılımcılara haberlerle ilgili sorular sorulmuş ve katılımcıların verdikleri cevaplar Kültürel Çalışmalar geleneği içerisinde yer alan Stuart Hall'un ortaya koyduğu üç okuma şekli üzerinden yorumlanmıştır. Araştırma sonunda okuyucu gözüyle yapılan yorumlarda, katılımcıların haber kodlarına karşı etkin konumda bulunduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, egemen kodların katılımcılar tarafından kolay açılıp açılmadığı, katılımcıların müzakereli ve muhalif okuma yapma oranının durumu ve demografik özelliklerin kodaçımında etkisi olup olmadığı ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır.

KAMU PERSONELİNİN MARUZ KALDIĞI PSİKOLOJİK TACİZİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK MEVZUAT ANALİZİ

KAMU PERSONELİNİN MARUZ KALDIĞI PSİKOLOJİK TACİZİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK MEVZUAT ANALİZİ / The analysis of the legislations for preventing mobbing which civil servants are experiencing

Yazar: MUHAMMED TOLGA GEDİKKAYA
Danışman: DOÇ. DR. SÜLEYMAN ÇELİK
Yer Bilgisi: Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Kamu Yönetimi Anabilim Dalı / Yönetim Bilimleri Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
140 s.

Özünde psikolojik taciz kötü, insanların mutsuz olmasına yol açan bir olgudur. Çalışma ilişkilerini zayıflatarak çalışma barışını bozar. Bireyler üzerinde duygusal, fiziksel, psikolojik ve mesleki birçok rahatsızlığa, stres ve hastalıklara, Aileler üzerinde çatışma ve ayrılık durumlarına; Kuruluşlar üzerinde anlaşmazlıklara ve moral düşüklüklerine; gereksiz maliyet ve israfa neden olur. Toplum huzuru olumsuz etkiler. Psikolojik taciz tüm çalışanların maruz kalabildiği bir olgudur. Psikolojik tacizle özel veya kamu her işyerinde karşılaşılabilir. Bu çalışmanın konusu, kamu sektöründe psikolojik tacizin oluşturduğu olumsuz etkilerin nasıl önlenebileceğidir. Çalışmanın amacı, mevzuatın ve uygulanmasının incelenmesi yoluyla kamuda psikolojik taciz sorununa çözümü üzerine öneriler geliştirmektir. Çalışmanın birinci bölümünde psikolojik tacizin kavramsal çerçevesine değinilmiş; İkinci bölümde, psikolojik taciz ile ilişkilendirilebilir Türk Mevzuatı incelenmiş; Üçüncü bölümde, psikolojik tacizle mücadelede mevcut model ile, diğer ülkelerdeki psikolojik tacizle mücadele mevzuatı değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonuç ve değerlendirme kısmında, psikolojik tacizin etkin şekilde önlenmesi için çözüm önerileri geliştirilmiştir.

FUTBOL KLASMAN HAKEMLERİNİN MARUZ KALDIKLARI YILDIRMA (MOBBİNG) DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

FUTBOL KLASMAN HAKEMLERİNİN MARUZ KALDIKLARI YILDIRMA (MOBBİNG) DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ / Evaluation of intimidating behaviors (mobbing) which football referees are exposed to

Yazar: SERKAN HACICAFEROĞLU
Danışman: YRD. DOÇ. CEMAL GÜNDOĞDU
Fırat Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2013
216 s.

Bu araştırmada, Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde faal olarak görev yapan hakemlere psikolojik yıldırma uygulayan unsurlar ile hakemlerin maruz kaldıkları yıldırma davranışlarının düzeyleri, bazı demografik değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmanın evrenini, Türkiye Futbol Federasyonunun profesyonel ve amatör liglerinde faal olarak görev yapan toplam 638 klasman hakemi oluşturmuştur. Örneklemini ise; evrenden tesadüfü yöntemle seçilmiş ve yine Türkiye Futbol Federasyonunun profesyonel ve amatör liglerinde faal olarak görev yapan farklı klasmanlara sahip (FİFA hakemi, FİFA hakem yardımcısı, üst klasman hakemi, üst klasman hakem yardımcısı, klasman hakem, klasman hakem yardımcısı, bayan klasman hakem) toplam 374 hakem oluşturmaktadır. Araştırmada genel tarama modeli kullanılmıştır. Konu ile ilgili verilerin toplanması için araştırmacı tarafından geliştirilen, "Futbol Hakemlerine Mobbing Ölçeği (FHMÖ)" kullanılmıştır. Ölçek üç bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde katılımcı hakemlerin demografik bilgilerini belirleyebilmek için 7 madde yer almış, ikinci bölümde hakemlerin yıldırma davranışlarına maruz kalma düzeylerini belirlemek amacıyla 21 madde yer almıştır. Ölçeğin üçüncü bölümünde ise hakemlere psikolojik yıldırma uygulayanların genellikle kimlerin olduğunu belirleyebilmek için 12 madde sorulmuştur. Ölçeğin geçerlilik ve güvenirlik çalışmasında 21 maddenin üç alt boyuttan (Bireyin mesleğine, sosyalliğine ve kişiliğine yönelik saldırı) oluştuğu, 12 maddesinin ise iki alt boyuttan (Spor ve sosyal çevre) oluştuğu belirlenmiştir. Ölçeğin bireyin mesleğine, sosyalliğine ve kişiliğine yönelik saldırı boyutlarının (21 madde) açıkladığı toplam varyansın 61,32, cronbach's alpha iç tutarlılık katsayısı ise 0,92 olarak hesaplanmıştır. Faktör yüklerinin ise 0,50 ile 0,86 arasında olduğu tespit edilmiştir. Spor ve sosyal çevre alt boyutlarının açıkladığı toplam varyansın ise (12 madde) 88,7, cronbach's alpha iç tutarlılık katsayısı ise 0,97 olarak hesaplanmıştır. Faktör yüklerinin ise 0,66 ile 0,88 arasında olduğu tespit edilmiştir. Araştırmada verilerinin değerlendirilmesinde; bağımsız iki değişken arasındaki ilişkiyi bulmak amacıyla t- testi, tek yönlü varyans analizi (F), farkın kaynağını bulmak için Tukey testi sonuçları dikkate alınmış ve uygulanan ankette değişkenler arasında anlamlı bir fark olup olmadığını belirlemek için anlamlılık düzeyi p<0,05 alınmıştır. Araştırma bulgularına göre; araştırmaya gönüllü olarak katılım sağlayan 374 hakemin genellikle erkek (% 92,2) ve evli oldukları (% 58,6), 28 ile 37 yaş arasında oldukları (% 71,6), lisans düzeyinde eğitim aldıkları (% 70,9), klasman yardımcı hakem görevinde oldukları (% 39,3), 9-12 yıl arasında hakemlik yaptıkları (% 34,8) belirlenmiştir. Ayrıca hakemliğin dışında başka bir meslek sahibi oldukları (% 79,9) sonucuna ulaşılmıştır. Katılım sağlayan 374 hakemden 184'ünün (% 49,2) ölçeğin genel toplamında çeşitli yıldırma davranışlarına orta altı düzeyde (x=2,28) maruz kaldıkları belirlenmiştir. Ölçeğin alt boyutlarından olan bireyin mesleğine yönelik saldırılardan ise orta düzeyde (x=2,72) yıldırma algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Yine araştırmada bu davranışların spor çevresinden; taraftarlar, futbolcular, medyadaki futbol yorumcuları ile antrenörlerden kaynaklı olduğu ve hakemlerin bu unsurlardan hareketle yıldırma davranışlarına orta ve orta altı düzeyde maruz kaldıkları sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca yönetimden (MHK) hakemlere karşı düşük düzeyde de olsa yıldırma davranışlarının uygulandığı belirlenmiştir. Hakemlerin algıladıkları bu yıldırma duygusu karşısında, yönetecek oldukları maçlara kendilerini hazırlayamama ve bunun neticesinde de maçın ağırlığını kaldıramayarak maçlarda telafisi olamayacak hataların yapılabilmesine, maçın doğru bir şekilde yönetilmesi yönünde aksaklığa neden olabileceği söylenebilir.

SPOR BİLİMLERİ ALANINDA ÇALIŞAN VE YILDIRMA DAVRANIŞLARINA MARUZ KALAN AKADEMİSYENLERİN ÇALIŞMA HAYATINA YÖNELİK TUTUMLARI

SPOR BİLİMLERİ ALANINDA ÇALIŞAN VE YILDIRMA DAVRANIŞLARINA MARUZ KALAN AKADEMİSYENLERİN ÇALIŞMA HAYATINA YÖNELİK TUTUMLARI / The attitudes of academic staff in the field of sport sciences exposed to mobbing towards work life

Yazar: ELİF BOZYİĞİT
Danışman: PROF. DR. TURGAY BİÇER
Marmara Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı / Spor Yönetim Bilimleri Bilim Dalı
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2013
177 s.

Duygusal saldırı, psikolojik taciz, psikolojik şiddet, psikolojik terör gibi çeşitli kavramlar olarak da bilinen yıldırma eylemi, iş ortamında istenmeyen davranışlardır. İşyerinde yıldırma davranışları çalışma hayatının var olduğu andan itibaren zaman zaman çalışanların mağdur olmasına sebep olmuş ve insan haklarına verilen değerlerin de artması ile son on yılda oldukça gündeme gelen konulardan biri olmuştur. Yıldırma ile ilgili yapılan araştırmalarda en çok sağlık kurumları, gönüllü kuruluşlar ve üniversitelerde ortaya çıktığı görülmektedir. Yıldırma davranışları ile karşılaşan bireylerin tepkileri ve davranışları birbirinden farklı olabilmekte ve dolayısıyla her birey çalışma hayatına yönelik olumlu ya da olumsuz tutumlar geliştirebilmektedir. Bu nedenle, üniversitelerin spor eğitimi ile ilgili akademik birimlerinde yıldırma davranışlarının olup olmadığı ve bu davranışlar ile karşılaşan akademisyenlerin çalışma hayatına yönelik oluşan tutumlarını belirlemek araştırmanın kapsamını oluşturmaktadır. Bu araştırmanın amacı, spor bilimleri alanında çalışan ve yıldırma davranışlarına maruz kalan akademisyenlerin çalışma hayatına yönelik tutumlarını belirlemektir. Çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yıldırma ve tutum konuları ile ilgili literatür taranarak bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde ise araştırma ile ilgili yapılan uygulama anlatılmıştır. Bu bölümde, gereç ve yöntem, üniversitelerin spor ile ilgili birimlerinde görev yapan akademisyenlere uygulanan Anket Formu ve "Yıldırma Sonucu Tutum Ölçeği"nden (Y.S.T.Ö.) elde edilen bulgular, tartışma ve yorumlara yer verilmektedir.

YILDIRMANIN ÖRGÜTSEL SESSİZLİK ÜZERİNE ETKİSİ VE İŞLETMELERDE BİR ARAŞTIRMA

YILDIRMANIN ÖRGÜTSEL SESSİZLİK ÜZERİNE ETKİSİ VE İŞLETMELERDE BİR ARAŞTIRMA / The effect of mobbing on organizational silence and a research in organizations

Yazar: MURAT ATASEVER
Danışman: YRD. DOÇ. DR. ESİN BARUTÇU
Pamukkale Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / Yönetim ve Organizasyon Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
141 s.

Bu çalışmanın amacı, yıldırma mağduru olan çalışanların örgütsel sessizlik eğiliminde bulunup bulunmadıklarını tespit etmektir. Yıldırma ve sessizlik davranışının cinsiyet, yaş ve eğitim durumu gibi demografik değişkenler açısından farklılık gösterip göstermediği de çalışma kapsamında ele alınmıştır. Tez genel olarak üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde yıldırma kavramı tanıtılmıştır. Bunun yanında, yıldırmanın aşamaları, diğer kavramlarla ilişkileri, nedenleri, sonuçları vs. bilgiler de verilmiştir. İkinci bölümde örgütsel sessizlik kavramı ele alınmıştır. Ek olarak, çalışanların örgüt içerisindeki konuşma biçimleri, örgütsel sessizliğin teorik temelleri, örgütsel sessizliğe neden olan faktörler, örgütsel sessizlik türleri ve örgütsel sessizliğin sonuçlarına yer verilmiştir. Üçüncü bölüm ise uygulamayı kapsamaktadır. Bu çalışma için kullanılacak veriler, Gaziantep'te tekstil sektöründeki 211 çalışana anket uygulanmak suretiyle elde edilmiştir. Anket yolu ile toplanan veriler SPSS 16.0 yazılımı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, yıldırma davranışlarıyla örgütsel sessizlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak, araştırmada önerilen hipotezler, H8 hipotezi dışında, birbiriyle ilişkilidir ve kabul edilmiştir.

HEMŞİRELERDE ADALET ALGISININ MOBBİNG DAVRANIŞLARI ÜZERİNE ETKİSİ

HEMŞİRELERDE ADALET ALGISININ MOBBİNG DAVRANIŞLARI ÜZERİNE ETKİSİ / Effect on the perception of justice, mobbing behavior of nurses

Yazar: HANIM SEYREK
Danışman: DOÇ. DR. DİLEK YILDIRIM
Gazi Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Hemşirelik Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
84 s.

Bu çalışmanın amacı, hemşirelerde örgütsel adalet algısının maruz kalınan mobbing davranışları üzerine etkisini belirlemektir. Çalışma Ankara ilinde bir üniversite hastanesinde ve bir özel hastanede hemşireler üzerinde yapılmıştır. Çalışmaya toplam 250 kişi katılmıştır. Hemşirelerin örgütsel adalet algılarını belirlemek için Colquitt tarafından(2001) geliştirilen, Özmen ve arkadaşları (2007) tarafından Türkçe ye uyarlanan, 20 maddeden oluşan "örgütsel adalet algısı ölçeği" kullanılmıştır. Hemşirelerin mobbing davranışlarını belirlemek için ise Dilek ve Aytolan (2008) tarafından geliştirilen 33 maddelik ölçek kullanılmıştır. Araştırmayı analiz etmez için SPSS (11.5) programından yararlanılmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler (frekans, yüzde, ortalama, standart sapma) kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, hemşireler en çok dağıtımsal adalet algısı (2,62±1,35) boyutunda adaletsizlik algılamaktadırlar. İş yerinde psikolojik şiddet davranışlarına maruz kalan (ortalama skor >1 olanlar) hemşirelerin oranı %28'dir. Hemşirelerin dağıtımsal adalet algısı ile maruz kaldıkları mobbing davranışları (r=-,190; p<0,05) arasında istatiksel olarak anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. Hemşirelerin kişiler arası adalet algısı ile maruz kaldıkları mobbing davranışları (r=-,299;p<0,001) arasında istatiksel olarak anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. Hemşirelerin bilgisel adalet algısı ile maruz kaldıkları mobbing davranışları (r=- ,338; p<0,001) arasında istatiksel olarak anlamlı ve negatif bir ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak, hemşirelerin örgütsel adalet algılarının mobbing davranışları üzerinde %13,3 oranında etki ettikleri belirlenmiştir. Yöneticiler adaletsizlik algısına sebep olan etmenleri azaltarak ve mobbing maruziyeti azaltacak çalışmalar yapmalıdır.

MOBBİNGİN İŞ DOYUMUNA ETKİSİ : MERSİN İLİ TARSUS İLÇESİNDE GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

MOBBİNGİN İŞ DOYUMUNA ETKİSİ : MERSİN İLİ TARSUS İLÇESİNDE GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLER ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA / Mobbing effect on job satisfaction: A research on teachers who work Tarsus in Mersin

Yazar: HAFİZE ÖĞRETMEN
Danışman: YRD. DOÇ. DR. KÖKSAL HAZIR
Çağ Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Yönetimi Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
118 s.

Bu çalışmanın amacı mobbingin iş doyumu üzerindeki etkisinin belirlenmesidir. Mobbing ölçeği maddeleri dört faktöre, iş doyum ölçeği maddeleri ise iki faktöre ayrılarak, birbirleri arasındaki ilişkiler analiz edilmiştir. Ayrıca katılımcılardan elde edilen veriler doğrultusunda, mobbinge uğrama düzeyleri üç gruba ayrılarak, diğer faktörlerle olan ilişkileri analiz edilmiştir. Çalışmada Mersin Tarsus İlçesi merkezinde faaliyet gösteren devlet okulları öğretmen ve idarecileri ele alınmıştır. Hazırlanan demografik soru formu, iş doyum ölçeği ve mobbing ölçekleri, 328 öğretmen ve idareci tarafından doldurularak elde edilen veriler analizlerde kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, kolerasyon analizleri doğrultusunda, mobbing ile iş doyum faktörleri arasında bazı faktörler için negatif yönlü ve yüksek korelasyonlar bulunmuştur. Ayrıca çalışmada mobbing ve iş doyum faktörlerinin demografik değişkenler açısından anlamlı olarak farklılaşıp farklılaşmadığını anlamak için de analizler yapılmıştır. Yapılan analizler sonucunda anlamlı olarak farklılaşmaya rastlanmamıştır. Ancak maddeler ayrı ayrı değerlendirildiğinde demografik değişkenler açısından anlamlı farklar bulunmuştur.

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ORTAMINDA MARUZ KALDIKLARI YILDIRMA ALGILARI VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ : HATAY İLİ ÖRNEĞİ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ORTAMINDA MARUZ KALDIKLARI YILDIRMA ALGILARI VE ÖRGÜTSEL BAĞLILIK DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ : HATAY İLİ ÖRNEĞİ / Investigation of physical education and sport teachers exposure mobbing and organizational commitment status in school environment: Hatay sample

Yazar: MAHMUT GÜLLE
Danışman: YRD. DOÇ. DR. FİKRET SOYER
Sakarya Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı / Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
111 s.

Bu araştırma, Hatay ilinde görev yapan beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin okul ortamında maruz kalabilecekleri yıldırma (mobbing) eylemi ile örgütsel bağlılık düzeylerinin belirlenmesi ve aralarındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın evrenini 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Hatay il ve ilçe merkezlerinde görev yapan 574 beden eğitimi ve spor öğretmeni, örneklemi ise bu evren içinden tesadüfî örneklem yöntemi ile seçilen 301 beden eğitimi ve spor öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmada veri toplama aracı olarak Einarsen ve Raknes (1997) tarafından geliştirilen Cemaloğlu (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan Olumsuz Davranışlar Anketi "NAQ (Negative Acts Questionnaire)" ile Balay (2000) tarafından geliştirilen "Örgütsel Bağlılık" ölçeği ve araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; beden eğitimi ve spor öğretmenlerinin yıldırma eylemini algılama düzeylerine göre cinsiyet ve öğretmenlik dışı görev değişkenleri arasında anlamlı farklık olduğu görülürken örgütsel bağlılık alt boyutlarına ilişkin ise cinsiyet, yaş, medeni durum, mesleki kıdem, eğitim düzeyleri ve ders yükü değişkenleri açısında anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin yıldırma ölçek puanları ile örgütsel bağlılık puanları arasındaki ilişki incelendiğinde; yıldırma ile örgütsel bağlılık alt boyutlarından uyum ve içselleştirme arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Örgütsel bağlılık alt boyutları kendi içinde değerlendirildiğinde ise; uyum ile özdeşleşme ve içselleştirme alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki bulgulanmıştır.

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN BEZDİRİ (MOBBİNG) YAŞAMA DÜZEYİ İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÖĞRETMENLERİN BEZDİRİ (MOBBİNG) YAŞAMA DÜZEYİ İLE ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ / The relationship between the mobbing experience of primary school teachers in the education instituion they work and their organizational commitment

Yazar: HANİFİ YUMUŞAK
Danışman: DOÇ. DR. SABRİ ÇELİK
Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı / Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
151 s.

Bu araştırmanın amacı, İlköğretim Okullarında Görev Yapan Öğretmenlerin Bezdiri Yaşama Düzeyi İle Örgütsel Bağlılıkları Arasındaki İlişkinin araştırılmasıdır. İlişkisel tarama modelindeki bu araştırmada, Tokat ili ve tüm ilçelerinden rastgele seçilen 45 kamu ilköğretim okulunda görev yapan toplam 750 öğretmenin görüşüne başvurulmuştur. Araştırmada ilköğretim okulu öğretmenlerinin bezdiri ve bağlılık düzeyine ilişkin algılarını ölçmek için; "Olumsuz Davranışlar Ölçeği" (Negative Acts Questionarrie) bezdiri (mobbing) düzeyini belirlemek amacıyla ve öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeylerini ölçmek için ise, "Örgütsel Bağlılık Ölçeği" (Organizational Commitment Questionnaire: OCQ) olmak üzere iki farklı ölçek veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Alt problemlerin çözümlenmesi amacıyla, ölçekler aracılığıyla elde edilen veriler SPSS 17 paket programına aktarılmış, aritmetik ortalamaları, standart sapma değerleri, Pearson momentler çarpım korelasyon katsayıları hesaplanmış ve regresyon analizi yapılmıştır. İstatistiksel analizlerde .05 anlamlılık düzeyi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda şu bulgulara ulaşılmıştır; öğretmenlerde hissedilen en yüksek örgütsel bağlılık düzeyinin duygusal bağlılık boyutunda olduğu, bunu normatif bağlılık boyutunun izlediği belirlenmiştir. Öğretmenlerin en düşük örgütsel bağlılık boyutunun ise devam bağlılığı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. İlköğretim öğretmenlerinin bezdiri yaşama düzeyi ile öğretmenlerin duygusal bağlılık ve normatif bağlılık düzeyleri arasında orta düzeyde, negatif yönde ve anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Bezdiri düzeyi ile devam bağlılık boyutu arasındaki ilişkinin ise daha düşük düzeyde, pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bu araştırmanın sonucu olarak, öğretmenlerin bezdiri yaşama sıklığı arttıkça okulda öğretmenler tarafından hissedilen örgütsel bağlılık düzeyinin azaldığı ortaya çıkmıştır.

ADİL VE MAKUL KOŞULLARDA ÇALIŞMA HAKKI KAPSAMINDA İŞÇİ ONURUNUN KORYNMASI

ADİL VE MAKUL KOŞULLARDA ÇALIŞMA HAKKI KAPSAMINDA İŞÇİ ONURUNUN KORYNMASI / Protection of worker dignity within the scope of the right to work under just and favourable conditions

Yazar: ALİ EKİN
Danışman: PROF. DR. HALUK HADİ SÜMER
Selçuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Özel Hukuk Anabilim Dalı
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2013
311 s.

İkinci Dünya Savaşı Sonrası adil ve makul kavramının uluslararası belgelerde yer almaya başlamasına rağmen, içeriğinin ne olduğunun tam olarak bilinmemesi nedeniyle çalışmamızda öncelikle adil ve makul kavramının kapsamı üzerinde durulmuştur. Bu kavramın içeriğinde yer alan konulardan aynı zamanda da işçi onurunu koruyan düzenlemeler belirlenerek incelenmiştir. Buna göre işyerinde işçinin psikolojik tacize karşı korunması ve işçilerin çalışırken ayrımcılığa maruz kalmamaları işçi onurunu koruyan düzenlemelerden iki tanesi olarak kabul edilmiştir. Psikolojik taciz, işyerinde çalışan diğer işçiler veya işveren tarafından tekrarlanan süreklilik içeren psikolojik saldırılardır. Önemli olan psikolojik tacizin sistematik bir şekilde her türlü kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları içerisinde barındırmasıdır. Ayrımcılık kavramı ise genellikle eşitlik ilkesi ile birlikte anılmaktadır. Adil ve makul koşullarda çalışma hakkı kapsamında ayrımcılığın tanımı yapılırken ise ayrımcılığı doğrudan ve dolaylı ayrımcılık olarak ikiye ayırarak tanımlamak gerekmektedir. Buna göre, doğrudan ayrımcılık, bir kimsenin, karşılaştırılabilir durumlarda, ırk veya etnik kökene dayalı olarak, bir diğer kişiye göre daha az tercih edilebilir bir muameleye tabi tutulması, şimdiye kadar tutuluyor olması veya tutulma ihtimali olması halinde yapılan ayrımcılıktır. Dolaylı ayrımcılık ise; görünüşte tarafsız olan bir hükmün, yansız kriterlerin veya uygulamanın, bir ırk veya etnik kökenden kimseyi diğer kişilerle karşılaştırıldığında özel bir avantajsız konuma getirdiği durumlarda kullanılan yöntemdir. Çalışmamızda da işçinin psikolojik tacize ve ayrımcılığa karşı korunması konuları ayrıntılı olarak incelendikten sonra, bu haklara ilişkin uluslararası düzenlemelerde yer alan hükümler ile Türk Hukuku'nda yer alan hükümler birlikte değerlendirilmiştir. Son olarak da işçi onurunun ihlal edildiği durumlarda Türk Hukuku'na göre işçinin sahip olduğu hukuki ve cezai yaptırımlara yer verilmiştir.

MOBBİNG VE ÖRGÜTSEL SESSİZLİK : ENERJİ SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

MOBBİNG VE ÖRGÜTSEL SESSİZLİK : ENERJİ SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA / Mobbing and organizational silence: A research on energy sector employees

Yazar: GÜLŞAH SULTAN SARIOĞLU
Danışman: DOÇ. DR. MUSTAFA FEDAİ ÇAVUŞ
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
113 s.

Günümüz işletmelerin en önemli sorunlarından biri olan Mobbing ve örgütsel sessizlik son yıllarda üzerinde daha çok çalışılan, araştırmalar yapılan bir örgütsel sorunlar haline gelmiştir. Mobbingle ve örgütsel sessizlikle etkili bir şekilde mücadele edilmesi özel, kamu ve akademik çevrelerce tartışılmaktadır. Bu çalışmada Mobbing'in ve örgütsel sessizliğin çeşitli tanımları yapılarak, süreci, etkileri, türleri ve nasıl mücadele edilmesi gerektiği hakkında bilgi verilmiştir. Çalışma teorik bir çerçevede sunulduktan sonra, araştırmanın uygulama kısmını desteklemek için enerji sektöründe faaliyet gösteren bir firmada anket çalışması yapılmıştır. Anket çalışmasının birinci bölümünde ankete katılanların demografik özelliklerini ortaya çıkaracak sorular sorulmuştur. İkinci bölümde Einarsen ve Raknes tarafından geliştirilen 22 soruluk NAQ ( Négative Acts Question) Ölçeğinin güncellenmiş versiyonu olan ve olumsuz davranışlar anketinin revize (NAQ-R =Negative Acts Questionnaire - Revised) edilmiş versiyonun kullanılmasına karar verilerek bölümde psikolojik taciz davranışlarına maruz kalma sıklıkları sorulmuştur. Üçüncü bölümde yapılan literatür taraması sonucu elde edilen işgörenlerin sessizlik davranışları ölçeği (Dyne vd., 2003a: Dyne vd., 2003b: Briensfield, 2009) kullanılarak bir anket formu oluşturulmuştur. Dyne ve diğerlerinin 2003?de yapmış olduğu iki araştırma çalışmasından ve Briensfield?in 2009?da yapmış olduğu doktora tezinden yararlanılarak işgörenlerin sessizlik davranışlarına ilişkin bir ölçek oluşturulmuştur. Bu ölçekte 30 ifade belirlenmiş, bütün ifadeleri bu kapsamda değerlendirip cevaplandırmaları istenmiştir. Bu bölüm beşli Likert ölçeğine uygun olarak hazırlanmıştır. Bu anketler sonucunda veriler değerlendirilerek mobbing ve örgütsel sessizlik arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır.

ÖZEL VE RESMİ İLKOKUL VE ORTAOKULLARDA GÖREVLİ ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİLERİN PSİKOLOJİK TACİZ ALGISI

ÖZEL VE RESMİ İLKOKUL VE ORTAOKULLARDA GÖREVLİ ÖĞRETMEN VE YÖNETİCİLERİN PSİKOLOJİK TACİZ ALGISI / The objective of the study is to examine the dimensions of mobbing in primary and secondary schools, determine how the mobbing issue cause problems between the administrative officers and teachers

Yazar: AYLIN ÇAM
Danışman: PROF. DR. MÜNEVVER ÇETİN
Maltepe Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
170 s.

Bu çalışmanın amacı, ilkokul ve ortaokullardaki psikolojik taciz olgusunun boyutları, incelenerek, öğretmenler ve yöneticiler açısından söz konusu olgunun nasıl bir sorun teşkil ettiğini tespit etmektir. İstanbul'un Maltepe, Pendik, Kartal İlçelerinde bulunan resmi ve özel ilkokul ve Ortaokullarında çalışan okul yöneticileri ve öğretmenlerin oluşturmuş olduğu evrende belirlenen örneklem gurubuna uygulanan ölçekle elde edilen verilerle araştırmamız yürütülmüştür. Araştırmamızın evrenini 8137 öğretmen ve öğrenci oluşturmaktadır. Örneklem için seçilen 300 yönetici ve öğretmenden 263 kişiden gelen verilerle araştırma sonuçlarına ulaşılmıştır. Verilerin güvenlik analizi için Cronbach Alfa katsayısı, örneklem analizi için frekans ve yüzde analizi, T.testi ,One Way ANOVA testi ve post doc scheffe testi SSPS(Statistical Package for Socail Sciences) versiyon 13.0 paket programı kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında işyerinde psikolojik taciz algısının fazla olduğu ve bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasına işaret etmiştir.

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇALIŞANLARINDA PSİKOLOJİK ŞİDDET (MOBBİNG) ALGISI VE KISA SEMPTOM ENVANTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇALIŞANLARINDA PSİKOLOJİK ŞİDDET (MOBBİNG) ALGISI VE KISA SEMPTOM ENVANTERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ / Assessment of the perception of psychological violence (mobbing) and the brief symptom inventory at Eskişehir Osmangazi University faculty of medicine employees

Yazar: PINAR DURU
Danışman: DOÇ. DR. MİNE ESİN OCAKTAN
Ankara Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
163 s.

Bu çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi çalışanları arasında psikolojik şiddet (mobbing) algısının hangi boyutta olduğunu belirlemek, çeşitli faktörler ve psikolojik belirtilerle ilişkisi açısından bir değerlendirme yapmak amacıyla yapılmış kesitsel tipte bir araştırmadır. Araştırmanın evreni 1453 kişiden oluşmaktadır. Örneklem hacmi hesaplama formülü kullanılarak bulunan örneklem hacmi 275 kişidir. Araştırmada 400 kişiye ulaşılması planlanmış, çalışma 125 öğretim üyesi, 73 idari personel, 124 hemşire, 33 yönetici olmak üzere, toplam 355 kişi üzerinde tamamlanmıştır. Katılım oranı %88,75'tir. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından oluşturulan Anket Formu, İş Yeri Zorbalığı Ölçeği ve Kısa Semptom Envanteri kullanılmıştır. İşyeri zorbalığı ölçeği toplam algı puanı ortalaması 42,24±15,52'dir. Tekli analiz sonuçlarına göre, bağımsız değişkenlerden yaş, çocuğu olma durumu, meslek, yönetim görevi olma durumu, meslekte çalışma (kıdem) süresi, bulundukları kurumda çalışma süresi ve haftalık çalışma süresi ile psikolojik şiddet algısı arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Çoklu Lineer Regresyon Analizi sonuçlarına göre, yaş, öğretim üyesi olma, kronik bir hastalığa sahip olma ve boşanmış olma durumları, psikolojik şiddet algı puanının önemli tahmin ettiricileridir. Bağımsız değişkenlerden çocuğu olma durumu, yönetim görevi olma durumu, meslekte çalışma (kıdem) süresi, bulundukları kurumda çalışma süresi ve haftalık çalışma süresi ile olan fark, çoklu lineer regresyon analizi sonuçlarına göre ortadan kalkmıştır. Kısa Semptom Envanteri ortalama puanı 37,02±35,02'dir. Kısa Semptom Envanteri ile İşyeri Zorbalığı Ölçeği arasında uygulanan Korelasyon analizine göre; psikolojik şiddet algısı puanları ile kısa semptom envanterinin alt boyutları olan anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite puanları arasında pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki vardır.

ACİL TIP UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNDE İŞ DOYUMU VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

ACİL TIP UZMANLIK ÖĞRENCİLERİNDE İŞ DOYUMU VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER / Levels of burnout and job satisfaction as well as their effecting factors, on the emergency medicine residents

Yazar: İBRAHİM TOKER
Danışman: DOÇ. DR. CÜNEYT AYRIK
Mersin Üniversitesi / Tıp Fakültesi / Acil Tıp Anabilim Dalı
Onaylandı
Tıpta Uzmanlık
Türkçe
2013
81 s.

Çalışmamızda Türkiye genelindeki acil tıp uzmanlık öğrencilerinde tükenmişlik ve iş doyumu düzeyleri ve bunları etkileyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmamız 1 Aralık 2012 ile 31 Aralık 2012 tarihleri arasında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı'nda yapılmıştır. Çalışmamızda Acil Tıp Derneklerine kayıtlı elektronik posta adresi olan 410 acil tıp uzmanlık öğrencisine internet tabanlı anket sitesinde (www.surveymonkey.com) önceden hazırlanmış olan anket formu, elektronik posta yolu ile gönderildi. Toplam 167 kişiden geri dönüş oldu. Çalışmamızda Türkiye'de geçerlilik ve güvenilirliği yapılmış Maslach Tükenmişlik Ölçeği, İş Doyumu Ölçeği ve Sosyodemografik veri formu kullanıldı. Maslach Tükenmişlik Ölçeği; duygusal tükenme (DT), duyarsızlaşma (DYS) ve kişisel başarı (KB) olmak üzere üç alt boyutta değerlendirildi. Çalışmaya katılanların çeşitli sosyodemografik özellikleri ile Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ), İş Doyumu Ölçeği (İDÖ) puanları arasındaki ilişki değerlendirildi. Çalışmadan elde edilen verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde SPSS v. 11.5.0 ve MedCalc v. 12.3.0 paket programları kullanıldı. Çalışmamıza katılan gönüllülerin büyük çoğunluğunu 25-29 yaş (%48,5) ile 30-34 yaş (%30,5) grubu oluşturmaktadır. Katılımcıların %59,3'ü erkek, % 40,7'si kadındı. Araştırmamıza katılanların DT, DYS, KB ve İDÖ puan ortalamaları sırasıyla 21, 10, 19 ve 36 olarak bulundu. Sosyal etkinliklere ayrılan haftalık saat ile iş doyumu arasında istatistiksel anlamlı (p<0,05) pozitif yönlü zayıf bir ilişki vardı (r=-0,268). Günde bakılan ortalama hasta sayısı ile DT arasında istatistiksel anlamlı (p<0,05) pozitif yönlü zayıf bir ilişki bulundu (r=0,188). Bakılan hasta sayısı arttıkça duygusal tükenme de artmaktadır. Yaş grupları arasında DYS ve KB puanları bakımından istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p<0,05). Meslekte geçirilen yıl ile DYS ve KB puanları bakımından istatistiksel anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,05). 10 yıldan uzun süre çalışanların mesleğe yeni başlayanlara göre KB puanları daha yüksek ve DYS puanları daha düşüktü. Kişinin medeni durumunun tükenmişlik ve iş doyumu üzerine istatistiksel anlamlı etkisi yoktu (p>0,05). Cinsiyet, sigara-alkol kullanımı ile tükenmişlik ve iş doyumu arasında istatistiksel anlamlı ilişki bulunmadı (p>0,05). Çocuk sahibi olanların kişisel başarı puanı olmayanlara göre daha yüksekti. Acil tıp hekimi olmaktan memnuniyet düzeylerine göre İDÖ ve tükenmişlik puanları bakımından istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p<0,05). Acil tıbbı seçme karar düzeylerine göre gruplar arasında İDÖ, DT, DYS ve KB puanları bakımından istatistiksel anlamlı farklılık bulundu (p<0,05). Şiddete maruz kalma düzeylerine göre gruplar arasında İDÖ, DT ve DYS puanları bakımından istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p<0,05). Yıldırmaya (mobbing) maruz kalma durumlarına göre İDÖ, DT, DYS ve KB puanları bakımından istatistiksel anlamlı farklılık vardı (p<0,05). Yıldırmaya maruz kalanların kalmayanlara göre ortalama KB ve İDÖ puanı daha düşük, DT ve DYS puanları daha yüksekti. Çalışmamızda acil tıp uzmanlık öğrencilerinin yüksek tükenmişlik düzeylerine sahip oldukları bulundu. Tükenmişlik düzeylerinin azaltılması ve iş doyumunun arttırılması için acil servislerde hekim başına düşen hasta sayısının azaltılması, acil uzmanı sayısının artırılması, hobi edinilmesi, uzmanlık öğrencilerinin takdir edilmesinin teşvik edilmesi, şiddet olaylarını engelleyecek önlemlerin alınması, yıldırmanın(mobbing) engellenmesi, hekimlerin isteklerine göre uygun bölümlere yerleşebilmelerine olanak sağlanması gibi önlemlerin alınması faydalı olacaktır.

İŞYERİNDE PSİKOLOJİK ŞİDDETİN KURUMSAL İLETİŞİM İKLİMİYLE İLİŞKİSİ

İŞYERİNDE PSİKOLOJİK ŞİDDETİN KURUMSAL İLETİŞİM İKLİMİYLE İLİŞKİSİ / The relationship of psychological violence at workplace with corporate communication climate

Yazar: NURGÜL SOYDAŞ
Danışman: YRD. DOÇ. DR. EMEL GÜLER YILMAZ
Marmara Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı / Halkla İlişkiler Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
221 s.

Bu araştırmanın amacı, işyerinde psikolojik şiddetin kurumsal iletişim iklimiyle ilişkisi olup olmadığını saptamaktır. İşyerinde psikolojik şiddet çok çeşitli olabilmekte ve çalışanın sağlığını bozarak, çalışanı iş yaşamının dışına itmektedir. Araştırmayla ilgili literatür taraması yapıldıktan sonra, ölçekler düzenlenip belirlenmiş ve araştırmada kullanılmıştır.Ölçeklerden birincisi Olumsuz Davranışlar Ölçeği(NAQ) ile işyerinde psikolojik şiddet davranışları, nedenleri, etkilerini belirlemeye yönelik olarak hazırlanan Mobbing Ölçeği, kurumsal iklimi ölçmeye yönelik Halpin ve Croft'un (1966) geliştirdiği kurumsal iklim ölçeği, diğeri ise Simon Lee Albrecht (2001), Zuhal Çubukçu(2003), Mihriban Köylüuoğlu, Tuğrul Erbaydar, Sibel Sönmez tarafından geliştirilen kurumsal iletişim ölçeğidir. Çalışmada, Gümüşhane'de faaliyette bulunan bir Çağrı Merkezi'nde çalışanlara uygulanan işyerinde psikolojik şiddet(mobbing) ve işyerinde psikolojik şiddetin kurumsal iletişim iklimine etkisini göstermek amacıyla 200 çalışana anket uygulanmıştır. Toplanan veriler analiz edilmiş, sonuçlar ortaya konmuş ve değerlendirmeleri yapılmıştır.  

TÜRK İŞ HUKUKUNDA YILDIRMA

TÜRK İŞ HUKUKUNDA YILDIRMA / In the law of Turkish labor intimidation

Yazar: SERDAR SERDAROĞLU
Danışman: PROF. DR. CELALETTİN VATANDAŞ
Karadeniz Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı / Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
201 s.

Türk iş hukukunda son dönemlerde üzerinde önemle tartışılan yeni bir kavram oluşmaktadır, bu kavram işyerinde yıldırma kavramıdır. İşyerinde yıldırma, literatüre 1990?lı yıllarda girmiş olsa da, iş hukukunda farkındalığı son zamanlarda artmıştır. İşyerinde yıldırma, teşhisi yeni konulmuş bir hastalık gibidir. Yıllarca varlığını sürdüren bu hastalık, işçi ve işveren arasındaki bir çok uyuşmazlığın sebebini oluşturmaktadır. Kavramın, hukuk, psikoloji, işletme gibi birçok disiplin ile ilişkili olması, tanımlanmasını ve bu tanımın yerleşik hale gelmesini engellemektedir. Multidisipliner bir yaklaşım tarzı ile ele alınması gereken yıldırma olgusunun farkındalığına katkı yapmak için, bu konu incelenmeye alınmış ve elden geldiğince, konuyu ilgilendiren tüm disiplinlerin görüşlerine çalışmada yer verilmeye gayret edilmiştir. İş yaşamındaki barışın etkin olarak sağlanabilmesi için, yıldırma olgusunun özellikle iş akdinin fesih nedenleri arasında üst sıralarda olduğunun, uygulayıcılar tarafından tespiti, işçilerin bu haksız fiilden korunması için oldukça önem arz etmektedir.

DUYGUSAL TACİZ VE İLKOKUL ORTAOKUL ÖĞRETMENLERİNİN MOTİVASYONLARINA ETKİSİ ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI

DUYGUSAL TACİZ VE İLKOKUL ORTAOKUL ÖĞRETMENLERİNİN MOTİVASYONLARINA ETKİSİ ÜZERİNE BİR ALAN ARAŞTIRMASI / Emotional abuse (mobbing) and primary-secondary school teachers in the motivations of the effect of a field on research
    

Yazar: EMİNE ACAR
Danışman: YRD. DOÇ. MEHMET MERVE ÖZAYDIN
Gazi Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2013
152 s.

Bu çalışmanın temel amacı, okullarda yaşanan duygusal taciz davranışlarının öğretmenlerin motivasyonu üzerindeki etkisine yönelik ilişkinin karşılaştırmalı olarak tespit edilmesidir. Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci ve ikinci bölüm duygusal taciz, üçüncü bölüm ise motivasyon kavramlarının ayrıntılı olarak açıklandığı literatür kısmından oluşmaktadır. Ayrıca dördüncü bölümde duygusal taciz davranışlarının öğretmenlerin motivasyonları üzerindeki etkisini belirlemeye yönelik bir araştırma yer almaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda, üç bölümden oluşan bir anket formu hazırlanmıştır. Anketin birinci bölümünde, katılımcıların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular bulunmaktadır. İkinci bölümde katılımcıların duygusal taciz davranışlarıyla ne sıklıkta maruz kaldıklarını belirlemeye yönelik 35 önermeden oluşan sorular yer almaktadır. Son olarak araştırmanın üçüncü bölümünde duygusal taciz davranışlarını uygulayanların demografik özelliklerini belirlemeye yönelik sorular bulunmakla birlikte bu davranışlara maruz kalanların nasıl bir yol izledikleri ve bu durumun kendilerini nasıl etkilediğini belirlemeye yönelik sorular bulunmaktadır. Araştırmaya Ankara? nın merkez ilçelerinden seçilen yedi özel okul ve altı devlet okulu olmak üzere 440 kişi katılmıştır. Uygulanan anket yoluyla elde edilen verilerin analizi SPSS 20.0 programında oluşturulan veri tabanına aktarılmıştır. Bu veriler veri tabanına girildikten sonra frekans analizleri yapılarak demografik özelliklere ilişkin gerekli bilgilere ulaşılmıştır. Duygusal taciz davranışlarıyla demografik faktörler arasındaki ilişkileri değerlendirmek için iki gruplu karşılaştırmalarda One Way Anova Testi, gruplu karşılaştırmalarda ve analizlerde Crosstablar kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, katılımcıların duygusal tacize maruz kalmaları ile motivasyonları arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sonuç olarak, duygusal tacize maruz kalan bireylerin motivasyonlarında eksiklik yaşadıkları tespit edilmiştir.  

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN MÜZİK ÖĞRETMENLERİNİN MOBBİNG (YILDIRMA) YAŞAMA DÜZEYLERİ, ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE İŞ DOYUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER

İLKÖĞRETİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN MÜZİK ÖĞRETMENLERİNİN MOBBİNG (YILDIRMA) YAŞAMA DÜZEYLERİ, ÖRGÜTSEL BAĞLILIK VE İŞ DOYUMLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER / Relations among mobbing levels, organizatonal commitment and job satisfaction of music teachers working in elementary schools

Yazar: AYDA ARAS
Danışmanlar: PROF. DR. YILMAZ ŞENDURUR; DOÇ. DR. SABRİ ÇELİK; PROF. DR. GÜL ÇİMEN
Gazi Üniversitesi / Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı / Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı
Onaylandı
Doktora
Türkçe
2012
149 s.

Bu araştırmanın amacı, ilköğretim okullarında görev yapan müzik öğretmenlerinin, mobbing (yıldırma) yaşama düzeyleri, örgütsel bağlılıkları ve iş doyumları arasındaki ilişkiyi saptamaktır. Bu araştırma ilişkisel tarama modelindedir. Araştırmanın evrenini 2009-2010 eğitim-öğretim yılında Ankara merkez ilçelerde yer alan Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı toplam 308 ilköğretim okulunda görev yapan müzik öğretmenleri oluşturmaktadır. Ankara il merkezinde yer alan bu ilköğretim okullarından toplam 248 (136 kadın ve 112 erkek) müzik öğretmeni, bu araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Araştırmaya gönüllü olarak katılan müzik öğretmenleri, Mobing (yıldırma) yaşama düzeyinin belirlenmesi için Olumsuz Davranış Ölçeği, Örgütsel bağlılık düzeyinin belirlenmesi için Örgütsel Bağlılık Ölçeği ve iş doyumu düzeyinin belirlenmesi için Minnesota İş Doyum Ölçeğini yanıtlamışlardır. Araştırmada ilk olarak Kolmogorov-Smirnov (KS) testi ile verilerin normal dağılıma uyup uymadığı incelenmiştir. Ölçekte yer alan maddelerin normal dağılıma sahip olduğu durumlarda iki grubun karşılaştırılmasında Bağımsız Örneklem t testi (Independent Sample t testi), ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında ise Tek Yönlü Varyans Analizi (One-Way ANOVA) kullanılmıştır. Varyans analizi sonucunda grupların birbirinden farklı olduğunun tespit edilmesi için çoklu karşılaştırma (multiple comparisons) testlerinden Tukey testi, Grupların karşılaştırılmasına ilişkin testlerde varyans homojenliği varsayımı için Levene testi ile hangi test istatistiğinin dikkate alınacağına karar verilmiştir. Araştırmada ilişki yapılarının ortaya konulabilmesi için korelasyon katsayılarına dayalı path analizleri yapılmıştır. Değişkenler arasındaki yordamaların ortaya çıkartılmasında ise regresyon analizinden yararlanılmıştır.Araştırmada analizler için elde edilen sonuçlar 0.05 anlamlılık düzeyinde yorumlanmış, analizler için SPSS 18.0 (PASW 18.0) ve LISREL paket programları kullanılmıştır. Araştırmada şu bulgulara ulaşılmıştır; Ankara ili merkezinde yer alan ilçelerde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilköğretim okulları müzik öğretmenlerinin hemen hemen 4'de 1'inin (%24,6) yıldırmaya maruz kaldıkları görülmüştür. Müzik öğretmenlerinin mobbing(yıldırma) yaşama düzeyleri, cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem ve eğitim durumu değişkenlerine göre yapılan karşılaştırmalarda farklılık göstermemektedir. Örgütsel bağlılığa ilişkin, yaş gruplarına göre, gençler (22-30 yaş arası) ile orta yaş (31-39 yaş arası) ve yaşlılar (40 yaş ve üzeri) arasında farklılık bulunmaktadır. Medeni duruma göre uyum alt boyutunda dul ya da boşanmış müzik öğretmenlerinin bekar ve evli meslektaşlarından daha az uyum göstertikleri, Özdeşleşme alt boyutunda, evli müzik öğretmenlerinin bekarlara göre daha az, bekar müzik öğretmenlerinin de dul ya da boşanmış meslektaşlarına göre daha fazla özdeşleşme gösterdikleri, kıdeme göre içselleştirme alt boyutunda 15 altı ve 15 yıllık kıdemli müzik öğretmenlerinin 16 yıl ve üstü mesteklaşlarına göre daha az içselleştirme gösterdikleri tespit edilmiştir. Ortaya çıkan bulgular, araştırmaya katılan müzik öğretmenlerinin %54'ünün yüksek iş doyumuna sahipken, %41,9'unun orta iş doyumuna ve %0,4'ünün ise düşük iş doyumuna sahip olduklarını göstermiştir. Araştırma sonucunda, yıldırma ile örgütsel bağlılık ve iş doyumu değişkenlerinin ilişkili olduğu görülmüştür. Olumsuz davranış, mobbing (yıldırma)'ya maruz kalma ile örgütsel bağlılık ve iş doyumu faktörleri arasında olumsuz (negatif) anlamlı ilişkiler bulunmaktadır. Bu durum, mobbing (yıldırma)'ya maruz kalmanın, örgütsel bağlılığı ve iş doyumunu düşürdüğü anlamını taşımaktadır. Diğer yandan, benzer şekilde, örgütsel bağlılık ve iş doyumu değişkenlerinin alt faktörleri olan uyum, özdeşleşme, içselleştirme, içsel ve dışsal işdoyumu boyutları üzerinde yıldırma değişkenin negatif etkisi olduğu görülmüştür. Mobbing (Yıldırma)'nın, bu alt boyutlar içinde uyum alt boyutu üzerinde etkili olduğu daha sonra sırasıyla dışsal, ve içsel işdoyumu, özdeşleşme ve içselleştirme alt boyutları üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir.

ÖRGÜT KÜLTÜRÜ VE MOBBİNG (İŞYERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ) UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ÖRGÜT KÜLTÜRÜ VE MOBBİNG (İŞYERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ) UYGULAMALARININ DEĞERLENDİRİLMESİ / The evaluation of organizational culture and mobbing

Yazar: MERYEM SERPİN DOĞAN
Danışman: YRD. DOÇ. DR. DURAN BÜLBÜL
Ufuk Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / İşletme Anabilim Dalı / İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2012
186 s.

Ülkemizde ve dünyada giderek daha fazla üzerinde durulmaya başlanan mobbing olgusu örgütler için ciddi bir tehlike halini almıştır. Mobbing olgusu dünyanın her yerinde, farklı sektörlerde ve farklı kurumlarda, doğrudan veya dolaylı olarak karşılaşılabilen sinsi ve örgütsel bir hastalık olarak nitelendirilmektedir. Mobbing örgütsel ilişkileri bozabilen ve örgüt üyeleri üzerinde yıkıcı etkiler yaratabilen bir olgudur. Yapılan literatür taramasında mobbinge neden olan etmenlerden birinin de örgüt kültürü olduğu saptanmıştır. Bu çalışmanın amacı; mobbing ile örgüt kültürü arasında nasıl bir ilişki olduğunu tespit etmek ve mobbingle mücadele yöntemlerini ortaya koymaktır. Çalışmanın birinci bölümünde örgüt kültürü kavramı incelenmiştir. İkinci bölümde mobbing kavramı ayrıntılı olarak incelenmiş, nedenleri üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde ise mobbing ile örgüt kültürü arasındaki ilişki incelenerek çözüm önerileri sunulmuştur.

CERRAHİ BÖLÜMLERDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN MOBBİNGE MARUZ KALMA DURUMLARININ BELİRLENMESİ VE MOBBİNGİN HEMŞİRELERİN MOTİVASYONLARI ÜZERİNE OLAN ETKİSİNİN İNCELENMESİ

CERRAHİ BÖLÜMLERDE ÇALIŞAN HEMŞİRELERİN MOBBİNGE MARUZ KALMA DURUMLARININ BELİRLENMESİ VE MOBBİNGİN HEMŞİRELERİN MOTİVASYONLARI ÜZERİNE OLAN ETKİSİNİN İNCELENMESİ / Defining the situation of mobbing experience among nurses working in surgery department and analyzing the effects of mobbing on the motivations of nurses

Yazar: ÇİĞDEM KAYA
Danışman: DOÇ. DR. ÖZAL ÖZCAN
Afyon Kocatepe Üniversitesi / Sağlık Bilimleri Enstitüsü / Cerrahi Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı
Onaylandı
Yüksek Lisans
Türkçe
2012
118 s.

Mobbing, iş yerlerinde çalışanlar arasında belirgin bir süre yaşanan , rahatsız ve huzursuz edici davranışlardır. Uzmanlar, iş yerindeki mobbing olaylarının hemşirelerde olumsuz etkiler yarattığı ve dolaylı olarak hasta bakım kalitesini olumsuz etkilediğini ileri sürmektedir. Bu çalışma cerrahi bölümlerde çalışan hemşirelerin mobbinge maruz kalma durumlarının belirlenmesi ve mobbingin hemşirelerin motivasyonları üzerine olan etkisinin incelenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Araştırmanın verileri Afyon ilinde yer alan üniversite ve devlet hastanesinde çalışan 80 (n=80) hemşireden elde edilmiştir. Araştırmanın gerçekleştirilmesinde veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma anketi 3 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm demografik özellikler için "Hemşire Bilgi Formu", ikinci bölüm "İşyerinde Mobbing Davranışları Dilek ve Aytolan (2008) Ölçeği" üçüncü bölüm "Motivasyon Anketi" şeklindedir. Elde edilen araştırma verilerini analiz etmek için SPSS 18 paket programı kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, yaş, medeni durum, eğitim durumu, çalışılan kurum, mesleki deneyim yılları ve çalışılan bölüm değişkenleri ile mobbing davranışları arasında anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Maruz kalınan mobbing davranışları yönünden incelendiğinde, en yüksek düzeyde olumsuz görüş; "Özel yaşantınız ile ilgili asılsız söylentilerde bulunulması" ve "Başkalarının yanında sizinle aşağılayıcı ve onur kırıcı konuşulması" sorularında olmuştur. Çalışmamıza göre iş yerinde mobbing davranışları ile hemşirelerin motivasyon düzeyi arasındaki algılarında anlamlı bir ilişki vardır. İş yerinde mobbing davranışları arttıkça hemşirelerin motivasyonları azalmaktadır.